Telefon
WhatsApp
  • 26 Şubat 2014, 19:00
Atatürk ve Hukuk (2)

Bu yazımda; Atatürk’ün geçmişteki hukuk düzeni ile ilgili görüşleri, çiçeği burnunda Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni hukukun nasıl şekillendirileceğine ilişkin fikirleri, kurumsal ve mesleki beklentileri hatta hukukun temel ilkelerine ilişkin değerlendirmelerini sizlere sunacağım.

Genel bir görüştür ki en güçlü uygarlıklar, dönemlerinin en kuvvetli hukukuna sahip olanlardır. Dolayısıyla Mustafa Kemal çağdaşlaşma yolunda en büyük adımlardan birini hukuk alanında atması gerektiğine inanmıştır. Çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşmak için gösterilen çabaların yüzyıllar boyu çeşitli sebeplerden ötürü engellerle karşılaşmasına şu sözlerle tepki göstermiştir:

“Türk Milletinin çağdaş uygarlığın araçlarından yararlanmak için, aralıksız üç yüz seneden beri sarf ettiği gayretlerin ne kadar elemli ve ızdıraplı engeller karşısında heba olduğunu üzüntü ile göz önüne alarak söylüyorum”1 .

Geçmiş bağlardan kurtularak yeni ve modern bir hukuk düşlemiştir.

“Önemli olan nokta, adli anlayışımızı, adli kanunlarımızı, adli teşkilâtımızı, bizi şimdiye kadar bilinçli veya bilinçsiz etki altında bırakan çağın gereklerine uygun olmayan bağlardan kurtarmaktır… Hukukta, Aile Hukukunda takip edeceğimiz yol ancak uygarlık yolu olacaktır.” 2

Medeni hukuk gibi önemli alanlarda iktibas yoluna gidilmiştir. Bu uygulamaya, dönemin kabul görmüş kanunlarını genel hatlarıyla sabit tutarak ülkemize uyarlamak işlemi denilebilir. Atatürk’ün endişesi iktibas sisteminde ya da hangi kanunun uyarlanacağında değildi. Endişesi hukukçu nüfusu ile ilgiliydi.

Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk’e yeni kanunların batının ün kazanmış kanunlarının iktibası şeklinde olması lüzumunu belirtti. Atatürk şunu sordu: Bu kanunları uygulayacak hukukçularımız var mı? Mahmut Esat Bozkurt, hiç düşünmeden şu cevabı verdi: Yetiştireceğim.2

Coğrafya olarak insanlık tarihinin ilk hukuk okullarına ev sahipliği yapmış olmakla bu konuda şanslı idik. Peki, ihtiyacımız olan modern anlamda eğitim nasıl sağlanacaktı?

Atatürk bu ideali gerçekleştirme yolunda hukuk fakültelerine büyük önem verdi.5 Kasım 1925 tarihinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin açılışını bizzat yaptı. Konuşmasında önce hedeflerini belirtti daha sonra da öğrencilere seslendi:

“ Büsbütün yeni yasalar düzenleyerek eski hukuk ilkelerini temelinden kazımaya girişiyoruz.

Yeni hukuk ilkeleriyle, alfabesinden okumaya başlayacak bir yeni hukuk kuşağı yetiştirmek için bu okulu açıyoruz.”3
“Öğrenciler! Yeni Türk toplumunun kurucusu ve kollayıcısı olmak amacıyla okumaya başlayan sizler, Cumhuriyet döneminin gerçek hukuk bilginleri olacaksınız. Bir gün önce yetişmenizi ve ulusun isteğini yürürlüğe koymanızı hepimiz sabırsızlıkla beklemekteyiz. Sizi yetiştirecek olan profesörlerin kendilerinden beklenen ödevi hakkıyla yerine getireceklerine güveniyorum. “3

Çok heyecanlıydı o gün. Çünkü idealleri vardı Atatürk’ün. Bu idealler uğrunda yaşamak ve ömrü yettiğince her birini milletine kazandırmak ona çok büyük heyecan ve mutluluk veriyordu. Konuşmasını bunları belirterek bitirdi.

Mustafa Kemal, Cumhuriyet Savcılarını ilerleyecek olan hukukumuzun devrimci lokomotifi görmüştür.

“Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır.”4

Atatürk hukukun üstünlüğü konusunda çok hassastı. Bir kongre sonrası yaşadığı olay bizlere bunu kanıtlamaktadır:

“…bir kaç arkadaş hem çay, kahve içiyor, hem de o günkü ajans haberlerini okuyorduk. O gün Paşa, bizim sohbet grubumuza geldi. Ajansta, Erzurum’a yeni atanmış olan ve bir kaç gün önce sarayda padişah tarafından kabul edilerek kendisine direktif verilen Reşit Paşa’nın İstanbul’dan hareket ettiği yazılıyordu. Bu haber Mustafa Kemal Paşa’yı düşündürdü. Oradaki arkadaşlara Reşit Paşa’yı tanıyıp tanımadıklarını ve nasıl bir adam olduğunu sordu… Rize üyesi Hoca Necati atılarak “Paşam üzülmeyin, icap ederse Kop Dağı’nda temizlenir.”dedi. Mustafa Kemal Paşa, acı bir infialle, “Hocam ne diyorsun, yol keserek, haydutluk ederek adam mı vuracağız? Bu memlekette hükümsüz vatandaş öldürülmez. Vatandaş ancak mahkeme kararıyla cezalandırılır. Devlet adamının böyle düşünmesi lâzımdır” cevabını verdi.5

Bu anekdot aslında benim iki yazımın da bir özeti niteliğinde gibi görünüyor.

Hukukun üstünlüğünün yanında, Atatürk mahkemelerin bağımsızlığı, eşitlik ve evrensellik konularına da önem vermiştir.

“Adalet bir devletin esası olduğuna göre mahkemelerin sözde değil gerçekten tarafsızlığını sağlamak her işin başında bulunmalıdır… Hükümet otoritesi maskesi altında halka zorbaca davranmak, yakışıksız muamelelere cüret etmek gibi haller derhal önlenmelidir.”6

“Bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu itibarla insan, mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün Cihan milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli.”7

Atatürk tarafından Türkiye’ye davet edilen ve Çankaya’da misafir edilen gazeteci yazar Berthe B. Gaulis anlatıyor:

“Arada bir, başkaca, daha hafif konulara da değinmiştik. Birinden ötekine geçiyor… misafirleri de tartışmaya sokuyorduk. Sofraya oturuldu. Masa, çok şirindi, çok sade idi. Küçük mermer bir havuzdan fışkıran suyun titremesi, kış olmasına rağmen bazı çiçekleri canlı tutuyordu. Nasıl oldu bilemem, bu hal, bizi ebedi konuya çekiverdi: Kadın konusu. Bu derecede değişen Türkiye’de kadının kaderi nasıl olacaktı? Atatürk:

 Tam eşitlik! Bizdeki hakların hepsine sahip olacak. Kadınlarımız kurtuluşlarını gerçekten hak etmişlerdir. Bir milletin yarısının, onun sosyal yaşayışı dışında tutulması kabul edilemez.”8

Modern(!) Türkiye’mizin göbeğinde “Ben bir kadından özür dilemem.” sözleri tükürüklü ve cahil ağızlar tarafından pervasızca sarf edilebiliyorsa alınacak daha çok ders var demektir.

Tarihe bakıp gördüğümüz kadarıyla halen ulaşmayı başaramadığımız, Büyük Atatürk’ün hedeflerini gerçekleştirmek, yaklaşık 88 yıl önce değindiği gibi, bizlerin elindedir. Hayalleri “gerçekten” bir gün gerçek yapabilmek ümidiyle…

 

Kaynaklar:

1)Atatürk’ün Bilinmeyen Hatıraları, Münir Hayri Egeli, İstanbul, 1954, s. 39-40

2)Erem, Faruk, Prof. Dr., 50. Yıl ve Mahmut Esat Bozkurt, Ankara, 1973; s. 5-7

3)Behçet Kemal Çağlar, Bugünün Diliyle Atatürk’ün Söylevleri, TDK Yayını, Ankara 1968, s. 159

4)Doç. Dr. Ali Birinci, Yeni Türkiye Dergisi, Cumhuriyet Özel Sayısı I, 1998, s. 23-24

5)Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadelede Erzurum, Ankara 1946, s. 118

6)Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, İstanbul 1955, s. 54

7)Atatürk’ten Hatıralar, Hasan Rıza Soyak, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,1973; s. 512

8)Gaulis, Berthe B., Çankaya Akşamları, Çev: Füruzan Tekil, İstanbul, 1983; s. 43

 

Av.Berker ÖZDEMİR.2014

antalya avukat

avukat antalya

avukat berker özdemir

av.berker özdemir

 

Paylaş

Anlaşmalı Boşanma Davaları

Hastanaye Tam Kabul Sözleşmesi

Fikri Mülkiyet Davaları

İlaç Patenti

ICSID Tahkimi

Bize Soru Sorun

Bizimle iletişime geçmek ve soru sormak için iletişim butonuna tıklayınız.

İLETİŞİM

Daha detaylı bilgi almak için Hemen Arayın! 0242 322 00 30

BİZE ULAŞIN