Telefon
WhatsApp
  • 10 Mayıs 2016, 13:00
Cinsiyet ve Suç İlişkisi

Cinsiyet kavramı tanımsal olarak birçok açıdan ve bilim dalı tarafından açıklanmaya çalışılmıştır. Erkek ve kadın arasındaki cinsellik temelli biyolojik farklılıklar, feminist doktrinine göre kadın ve erkek arasındaki sosyal davranış farklılıkları ve en nihayetinde bir bireyin sahip olduğu biyolojik ve fizyolojik özelliklerin bir bütünü olarak tanımlanmıştır. Bilimsel açıdan ise genetik bilimi, kişinin genetik yapısında bulunan Y Kromozomunun bulunup bulunmamasına bağlı olan bir durum olarak açıklamaktadır. Y kromozoma sahip bireyler erkek (44+XY), sahip olmayanlar ise kadın cinsiyete (44+XX) sahip olmaktadırlar.

Cinsiyet farkı, toplumsal açıdan tüm dünyada çeşitli ortamlarda ve seviyelerde baş göstermektedir. Toplumda erkek modeli, sosyolojik olarak ailenin başı, ailenin ihtiyaçlarını karşılayan, kuvvetli, kudretli, cesur kişi şeklinde kabul görmekte; kadın modeli ise ailenin başı olan erkeğe bağımlı olan, güçsüz, pasif kişi olarak kabul görmektedir. Ülkemizde de henüz genel geçer anlamda kabul gören bu görüş pek farklı değildir. Bu bakış açısı toplumdaki eğitim seviyesi yükseldikçe, özellikle kadınların eğitim seviyesi ve kadının sosyal hayattaki yeri aktifleştikçe yerini modern düşüncelere bırakmaktadır.

Kriminoloji bilimi açısından cinsiyetin önemi, kadınların konu olduğu vakalarda önem arz etmektedir. Ceza hukukumuzdan güç alarak araştırmalar yapan kriminoloji kadınlar ve suç ile ilgili konuları genel olarak 2 açıdan incelemektedir. Birincisi “Kadın Suçluluğu”, ikincisi de “Suça Maruz Kalan Kadın” şeklindedir. Kadın suçluluğunda fail kadın olmakta, suç maruz kalan kadın durumunda da suçtan zarar gören kişi kadın olmaktadır. Ülkemizde daha çok suça maruz kalan kadın örneği görülmek ile birlikte mevzuatlarımızda her iki durum da incelenmiştir.

Ülkemiz açısından cinsiyet ve suç kavramlarını incelersek öncelikle istatistiksel verileri değerlendirmemiz doğru olacaktır. Türkiye nüfusunun %49,8’ini kadınlar, %50,2’sini de erkekler oluşturmaktadır. 2012 verilerine göre okuma yazma bilmeyen erkeklerin genele oranı %1,7 iken kadınlarda bu oran %7’lere kadar çıkmaktadır. Aynı yıl verilerine göre kadınlarda evlilik yaşı ortalama olarak 23,5 iken erkeklerde bu yaş 26,7’dir. Kadın ve suç ilişkisinde önemli etkenlerden biri olan sosyal hayata katılım konusunda da dikkat çekici veriler vardır. Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında işgücündeki kadınların %35,6’sı, işgücünde olmayan kadınların da %52,8’i 3 ve daha fazla çocuk doğurmuştur. Bu oranlar, kadın modelinin toplumsal açıdan nasıl görüldüğü ile ilgili görüşlerle karşılaştırılmalıdır. Yine aynı konu ile ilgili bir diğer araştırma işgücüne katılım konusunda kadın ve erkek farkı durumudur. Araştırmalara göre erkeklerde işgücüne katılım oranı %69,2 iken kadınlarda bu oran %25,9’lara kadar düşmektedir. Ayrıca Türkiye bu oranlar ile bu konuda Avrupa Birliği üye ve aday ülkelerinde en geride kalan ülke konumundadır. Kadınların siyasi hayattaki yeri de göz önüne alınması gereken bir diğer konudur. Araştırmalara göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, 2013 yılı verilerine göre, kadın milletvekili oranı genele oranla %14,4’tür. Ayrıca kabinedeki kadın bakan oranı da genele oranla %4’e denk gelmektedir. Bu açıdan bir kıyaslamak yapmak gerekirse kabinedeki kadın bakan oranının en yüksek olduğu ülke %52,6 ile Norveç’tir. ( 1 )

Kadın suçluluğu, kriminolojinin en önemli konularından biridir. Kadın suçluluğu incelendiğinde kadınların özellikle adam öldürme ve adam yaralama gibi suçları büyük çoğunlukla kendilerini korumak amacı ile işledikleri görülmektedir. Bu tür suçlar, çoğunlukla kötü muamele gören ya da dayak yiyen kadınlarda aniden görülen şiddetli bir tepki sonucu ortaya çıkmakta ve önceden planlanmış bir nitelik taşımamaktadır. Bu suçlarda aile içi şiddet kullandıkları konusunda kanıtlar varsa da, kadına karşı şiddet çok önemli bir problemdir. Çünkü genel olarak kadının kocasına karşı kendini savunmak ve dayaktan kaçmak amacı ile şiddet kullanması söz konusudur.( İçli T. , 1995) ( 2 )

Kadın suçluluğu açısından işlenen suç türlerinde kadınların çoğunlukla mala kasıt ve şiddet içermeyen suçları işledikleri görülmektedir. Türkiye’de ise en çok işlenen suç türleri olarak hırsızlık, adam öldürme, namus suçları ve geçmiş dönemlerde zina suçları ön plana çıkmaktadır.

Kadın suçluluğu konusunda etkenlerin neler olduğu ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Genel hatlarıyla bu görüşlere göre;

Ekonominin gelişmesi ile tüketicinin ulaşabileceği malların sayısı artmış ve mallar çeşitlenmiştir. Toptan alışveriş imkânları çoğalmış, kredi kartları ile tüketim yaygınlaşmıştır. Dolayısıyla tipik olarak kadın suçlarından hırsızlık ve dolandırıcılık oranları artmıştır. Ayrıca sosyal ve ekonomik gelişmeler beraberinde kentleşme ve bürokratikleşme getirmiştir. Bu sayede sosyal kontrol araçları gelişmiş ve kadın suçlu oranları da artmıştır. Nihayetinde de gelişmiş ülkelerde kadın suçluluğu gelişmemiş ülkelere oranla daha fazla görülmektedir. Ancak burada küçük bir ayrıma dikkat çekmek gerekmektedir. Ülkenin gelişmişlik düzeyi kadın suçluluğunu yalnızca negatif yönde değil pozitif yönde de etkilemektedir. Verilere göre ülkenin gelişmişlik düzeyi arttıkça hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarında artış fakat adam öldürme gibi suçlarda da azalma görülmektedir.( Klein Dorte ana J. Kress, 1976) (Chernoff ve

Simon, 2000:5) ( 3 ) ( 4 )

Ülkemizde kadın suçluluğu yaşına ve kesimine bakılır ise;
sosyal ve kültürel açıdan kadın suçluların olgun yaşlarda olduğu araştırmalar tarafından keşfedilmiştir. Ayrıca kırsal kesimde ataerkil yapı ve aile koruması altındaki kadının suça katılımdan uzak durduğu gözlenmiştir. Kentli kadınlar daha fazla suç işlemektedirler. Tüm bunların yanı sıra suç işleyen kadınların en büyük çoğunluğunu okuma yazma bilmeyenler, okul okumamış olanlar ve ilkokul mezunu olanlar oluşturmaktadır.

Suça maruz kalan kadın açısından ise durum genellikle “şiddet” olarak pratikte karşımıza çıkmaktadır.

Kadına yönelik şiddette en çok karşılaşılan durum ise aile içi şiddettir. Ancak Kadın, erkek tarafından çeşitli şekillerde şiddete maruz bırakılabilir. Bunlar fiziksel, ekonomik, psikolojik, sözel ve cinsel şiddet olarak sayılabilir. Gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarda kadınların 1/3’ü ile 2/3’ünün eşi tarafından şiddete maruz kaldığı saptanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran daha yüksek olup %20-50 civarındadır. (Güler v.d.,2005:52) ( 5 )

Kadının suça maruz kalmasının sebepleri ile ilgili günümüzde birçok görüş vardır. Bir görüşe göre bu suçların temelinde toplumdaki ataerkil yapı yatmaktadır. 2011 Türkiye Değerler Araştırması sonuçlarına göre Türk halkı %48 oranında ataerkil yapı fikrini kabul etmektedir. Bir diğer görüşe göre ise bu suçların oluşmasında, çoğalmasında veyahut engellenememesinde en büyük etken yine mağdur durumunda olan kadındır. Suça maruz kalan kadın bu tür suç niteliğindeki olaylara kendi ailesinden alışkın olarak yetiştiği için kendi başına geldiğinde sorumluluğu üzerine almakta ve herhangi bir direnme göstermemektedir. Yine 2011 Türkiye Değerler Araştırması sonuçlarına göre kadınların %27’si kocalarından dayak yemeyi hak ettiklerini düşünmektedir. Üçüncü bir görüş de bu konuya erkek cephesinden bakmakta ve bu suçların temelinde erkeklerde de var olabilecek olan şizofreni gibi ruhsal bozuklukları veyahut erkeklik hormonun etkisini göstermektedir. Son olarak diğer bir görüş de bu suçların temelinde hayattan beklediğini alamama, stres, ekonomik güçlüklerin yarattığı baskı ortamı, aile yaşamındaki ani değişiklikler gibi psişik unsurları göstermektedir.  ( 6 )

 

KAYNAKÇA

-Türkiye İstatistik Kurumu / Sayı: 16056 / 05.03.14/ www.tuik.gov.tr

-İçli T.: (1995) Ailede Kadına Karşı Şiddet Suçluluğu. T. C. Devlet Bakanlığı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Md. Yayınları. Ankara

-Klein, Dorte and J. Kress: (1976) Any Women’s Bues: A Critical Overview of Women, Crimen and The Criminal Justice System, Crime and Social Justice, s: 34-49.

-Chernoff, N. W. ve R. J. Simon, 2000, “Women and Crime the World Over”.

-Güler,N., Tel,H., Tuncay,F.Ö. (2005). Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı. C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi. 27(2), 51-56.

-2011 Türkiye Değerler Araştırması.(2011). SMG Connected. http://smgconnected.com/2011-turkiye-degerler-arastirmasi

 

Av.Berker ÖZDEMİR.2016

 

antalya avukat

avukat antalya

avukat berker özdemir

av.berker özdemir

Paylaş

Anlaşmalı Boşanma Davaları

Hastanaye Tam Kabul Sözleşmesi

Fikri Mülkiyet Davaları

İlaç Patenti

ICSID Tahkimi

Bize Soru Sorun

Bizimle iletişime geçmek ve soru sormak için iletişim butonuna tıklayınız.

İLETİŞİM

Daha detaylı bilgi almak için Hemen Arayın! 0242 322 00 30

BİZE ULAŞIN