Fikri Mülkiyet Davaları
- SINAİ MÜLKİYET HUKUKUNDA DAVALAR
Sınai Mülkiyet Kanunu’ndaki davalar, Ceza Davaları ve Hukuk Davaları olarak 2 kategoriye ayrılmaktadır. Hukuk Davaları da kendi içerisinde, Hükümsüzlük, YİDK Kararlarını İptali, Tecavüz, Gasp ve Islahçı Hakları Yönünden Bedel Davası olarak çeşitlere ayrılmaktadır.
- Ceza Davaları: SMK sadece marka suçlarına yer vermiş olup, diğer sınai haklar için sadece hukuki korumayı benimsemiştir.
SMK m.30’a göre, başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek aşağıdaki eylemleri gerçekleştiren kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır:
- Mal üreten veya hizmet sunan,
- Satışa arz eden,
- Satan,
- İthal eden,
- İhraç eden,
- Ticari amaçla satın alan,
- Ticari amaçla elinde bulunduran,
- Ticari amaçla nakleden,
- Ticari amaçla depolayan.
Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi 2 yıldan 4 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabidir.
- YİDK Kararlarının İptali Davası:
Türk Patent’in kararından kısmen veya tamamen memnun olmayan kimse, işlemin iptali için 2 ay içerisinde dava açabilir. Türk Patent’in nihai kararını Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) vermektedir. Söz konusu iptal davası yasal süresi içerisinde, ANKARA FSHM’de açılabilir. Eğer davacı başvuru sahibi ise hem Türk Patent hem de itiraz eden 3.kişi davalı olarak gösterilmelidir. Eğer davacı, itiraz sahibi ise, o zaman da hem Türk Patent hem de başvuru sahibi davalı olarak gösterilmelidir. Ancak hükümsüzlük davası, Türk Patent’e karşı açılamaz. Bu dava, dava tarihinde dava konusu patentin, markanın ya da tasarımın sicilde kayıtlı sahibine karşı açılır.
- Hükümsüzlük Davası:
- Marka İçin: Bir marka, koruma süresinin dolması ve süresi içerisinde yenileme işlemlerinin yapılmaması ya da marka sahibinin hakkından vazgeçmesi nedeniyle sona erebileceği gibi, 3.kişiler tarafından açılacak bir hükümsüzlük veya iptal davası ile de sona erebilir.
Bir marka, mutlak veya nispi ret sebeplerinin varlığına rağmen tescil edilmiş ise, bu nedenler sonradan tespit edilse dahi, marka hükümsüzlük davası yoluyla sicilden terkin edilebilir.
Hükümsüzlük davası, menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılır. Dava, tescilli markanın sahibine ya da onun hukuki haleflerine karşı açılır. Yani markası henüz tescil edilmemiş, başvuru yapmış kişiye larşı bu dava açılamaz. Türk Patent de bu davada davalı olarak gösterilemez.
Görevli mahkeme ihtisas mahkemeleri, yetkili mahkeme de davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Hükümsüzlük kararı geçmişe etkilidir. Ancak, hükümsüzlük kararı öncesinde yapılmış ve uygulanmış olan sözleşmeler de hükümsüzlük kararından etkilenmez.
- Patent İçin: Hükümsüzlük davası, ayrı bir dava olarak ya da tecavüz davasında karşılık olarak ileri sürülebilir. Hükümsüzlük davası bir eda davasıdır. Patentin koruma süresince ve yine koruma süresinin bitiminden itibaren 5 yıl içinde açılabilir. Davayı açmaya yetkili kişiler marka konusunda olduğu gibidir.
Hükümsüzlük nedenleri patentin yalnızca bir bölümüne ilişkin ise sadece o bölümle ilgili istem veya istemler iptal edilerek kısmi hükümsüzlüğe karar verilebilir. Ancak bir istemin kısmen hükümsüzlüğüne karar verilemez.
Patentin hükümsüzlüğüne ilişkin karar, zorunlu olarark ek patentlere de geçerli değildir. Ancak hükümsüzlük kararının tebliğinden itibaren 3 ay içerisinde ek patentlerin bağımsız patente dönüştürülmesi için başvuruda bulunulmalıdır. Aksi halde ek patentler de hükümsüz sayılacaktır.
SMK m.138’de patent için hükümsüzlük halleri açıkça sayılmıştır.
- Faydalı Model İçin: Dava açmaya yetkililer marka ve patentte olduğu gibidir. Mahkeme, aşağıdaki hallerde bir faydalı modelin hükümsüzlüğüne karar verir:
- Faydalı model konusu, koruma şartlarını taşımıyorsa,
- Buluş, yeterince açıklanamamışsa,
- Faydalı model konusu, başvurunun ilk halinin kapsamını aşıyorsa,
- Faydalı model sahibinin, faydalı model isteme hakkına sahip olmadığı ispat edilirse.
- Tecavüzün Mevcut Olmadığı Hakkında Dava:
Kendisini dava tehdidi altında hisseden veya belirsizliğin ortadan kalkmasında menfaati bulunan kişiler, sınai hak sahibine dava açarak, tecavüz oluşmadığına dair karar verilmesini talep edebilir. Bu dava hükümsüzlük davasıyla birlikte de açılabilir.
- Tecavüz Davaları:
Tecavüz halinde kural olarak davayı hak sahibi açar. Patent, faydalı model veya tasarım açısında eğer birden fazla hak sahibi bulunuyorsa, her paydaş menfaatini korumak için tek başına dava açabilir. İnhisari lisans sahipleri de tek başlarına tecavüz davası açabilirler.
Dava, tecavüz edene karşı açılır. Üretmek, satmak ve ticari amaçla elde bulundurmak gibi eylemlerin her biri, bağımsız olarak tecavüz olarak sayılır. Tecavüz eden tarafından piyasaya sürülmüş bir ürünü kişisel ihtiyaçları ölçüsünde elinde bulunduran kişilere karşı dava açılamaz.
Görevli mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’dir. İhtisas mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde bu sıfatlarla, Asliye Hukuk Mahkemeleri ve Asliye Ceza Mahkemeleri görevlidir.
Yetkili mahkeme, eğer hak sahibi tarafından 3.kişi aleyhine açılan hukuk davası ise, davacının yerleşim yeri mahkemesi veya haksız fiilin gerçekleştiği yer veya fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir. Yetkili mahkeme, eğer 3.kişiler tarafından hak sahibine açılan bir dava ise, davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
1-Delillerin Tespiti: Hak sahibi, ihlale dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açmış olduğu tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının tespiti için, hakkın kullanılmasıyla ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulmasını isteyebilir. Bu bir dava değil, talep olup, delil tespiti işlemidir.
Uygulamada bu durum, genellikle tecavüz eden kişiye haber verilmeksizin, ani olarak o kişinin işyerine ya da delilin bulunduğu yere gidilerek yapılır.
2-Tecavüzün Tespiti Davası: Sınai hak sahibi, 3. Kişiye ait fiilin, tecavüz olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Uygulamada, genellikle tek başına açılmamakta, önleme, durdurma ve tazminat davalarıyla birlikte açılmaktadır.
3-Muhtemel Tecavüzün Önlenmesi Davası: Başlamış veyahut başlama tehlikesi bulunan tecavüz eyleminin devamını engellemek için açılır. (Men Davası) Bu davada zamanaşımı süresi işlemez.
4- Tecavüzün Durdurulması Davası: Başlamış tecavüz eyleminin durdurulması için açılır.
5-Tecavüzün Kaldırılması Davası: Giderme (Ref) davasıdır. Tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılması/giderilmesi amaçlanmaktadır. Tecavüz sona ermesine rağmen etkileri halen sürüyorsa, devam ettiği varsayılarak önleme ve kaldırma davaları açılabilir. Tecavüz ile üretilen ürünlerin imhası veya ürünlerde değişiklik yapılması kaldırma davası ile mümkündür.
Burada eski hale iade talebi vardır. Bu davada zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Çünkü hukuka aykırı sonucun doğmasıyla zamanaşımı işlemeye başlar.
6-Maddi, Manevi ve İtibar Tazminatı Davaları: SMK’da bu 3 tür tazminat davası kabul edilmiştir. İstisnai olarak, coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adları için, manevi tazminat davası açılması mümkün değildir.
Haksız fiile dayalı tazminat davalarında hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı olarak 4 unsur aranır. Zararın hesaplanmasında fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç olarak iki kalem dikkate alınır. Yoksun kalınan kazancın hesabında SMK m.151’de yer alan seçeneklerden biri dava dilekçesinde belirtilerek seçilmeli, eğer seçim yapılmamışsa mahkeme tarafından seçim yaptırılmalıdır. Bu hüküm de istisnai olarak coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarına yönelik olarak uygulanamaz.
Manevi zarardan maksat, kişinin haksız fiil sonucunda duyduğu acı ve ruhsal sıkıntılar gibi fiziksel ve psikolojik sarsıntılardır. Bu sıkıntılar geniş yorumlanmalıdır. Tüzel kişiler de manevi tazminat isteyebilir.
İtibar tazminatında, markanın, patentin ya da tasarımın itibari dikkate alınır. İtibarın zarara uğraması, kötü üretim ve uygun olmayan tarzda piyasaya sürme olarak 2 şekilde olabilir.
7-Gasp Nedeniyle Hakkın Devri Davası: Gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, sınai haklar bakımından gasp davası açarak, hakkın kendisine devrini isteyebilir. Dava kabul edilirse hak sahipliği el değiştirir. Gerçek hak sahibi, hakkın kendisine devrini isteyebileceği gibi belgenin hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini de talep edebilir.
8-Bitki Çeşitlerinde Bedel Davası: Başvuru veya tescil sahibi, çeşidi kullananların hakkaniyete uygun bedeli ödemesini temin etmek amacıyla şahsi mahiyette bedel davası açabilir.
- İhtiyati Tedbirler:
SMK m.159 hükmü gereği, talep edilebilecek ihtiyati tedbirler aşağıdaki durumları kapsar:
1- Davacının hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması,
2- Tecavüz ile üretilirken ürünlere el konulması ve saklanması,
3- Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi.
SMK’da yer almayan durumlar hakkında HMK hükümleri ihtiyati tedbir anlamında uygulanacaktır. Burada sayılan tedbirler sınırlı sayıda olmayıp, mahkeme somut olaya bağlı olarak başkaca tedbirlere hükmedebilir.
- SINAİ MÜLKİYET HUKUKUNDA HUKUKİ İŞLEMLER
Sınai mülkiyet hakkı devredilebilir, miras yoluyla intikal edebilir, lisans konusu olabilir, rehin verilebilir, teminat olarak gösterilebilir, haczedilebilir veya diğer hukuki işlemlere konu olabilir.
Hukuki işlemler, yazılı şekle tabidir. Devir sözleşmesinin geçerliliği, ancak noterler tarfından onaylanmış şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Hukuki işlemler ücretinin ödenmesi ve talep edilmesi üzerine sicile kaydedilir ve bültende yayımlanır.
- Devir: Sınai haklar, bir eşya gibi alınıp satılabilir. Diğer hukuki işlemler yazılı şekle tabi iken, devir işleminin geçerliliği için noter onayı aranmıştır.
Sınai haklar, işletmeden bağımsız olarak devredilebilmektedir. Devir sicile kaydedilmediği sürece, sicilden doğan yetkiler, 3.kişlere karşı ileri sürülemez.
Hacizli sınai haklar da devredilebilir. Bu durumda, haciz alacaklısının muvafakati aranmaz. Ancak devralan kişi, hacizli bir hakkı devralmış sayılır.
Devir halinde yeni bir koruma süresi başlamaz.
- Lisans: Hak sahibinin, kullanma yetkisini lisans alana vermesidir. Sınai hak, sahibinin malvarlığında kalır. Lisans alan sadece kullanım hakkını elde eder. Franchise sözleşmeleri de bir tür lisans sözleşmesidir. Çeşitli lisans türleri vardır:
- Bölgesel Lisans – Ulusal Lisans: Hak, Türkiye’nin tamamında veya bir kısmında geçerli olacak şekilde lisansa konu olabilir. Ancak bölgesel lisans alan, bölge dışında faaliyet gösterir ise, sözleşmeye aykırı hareket etmiş sayılır.
- Basit Lisans – Münhasır Lisans: Basit lisansta lisans veren, sınai hakkı kendisi kullanabileceği gibi birden çok kişiye de lisans verebilir. Münhasır lisansta ise lisans vern başkasına lisans veremeyeceği gibi, kendisi de hakkı eğer sözleşmede aksini kararlaştırmamışlarsa, kullanamaz. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, verilen lisans basit lisanstır.
- Normal Lisans – Alt Lisans: Hak sahibinin, hakkın kullanımını başkasına bırakmasına normal lisans denilir. Lisans alanın, sözleşmeyle kendisine verildiği yetkiler çerçevesinde başkasına lisans vermesi halinde alt lisans söz konusu olur. Aksi sözleşmede kararlaştırılmadıkça, lisans sahipleri, lisanstan doğan hakları 3.kişilere devredemez ve alt lisans veremez.
- Karşılıklı Lisans – Karşılıksız Lisans: Lisans bir bedel karşılığı veriliyorsa karşılıklı, bedelsiz veriliyorsa karşılıksız lisanstan söz edilir. Bedelin mutlaka para olması gerekmemektedir.
- İradi Lisans – Zorunlu Lisans: Hak sahibinin kendi iradesiyle verilen lisansa sözleşmesel lisans, iradesi aksi yönde olmasına karşın kanundaki şartlar dolayısıyla verilen lisansa zorunlu lisans denir. Zorunlu lisans marka ve tasarımlar için söz konusu olmazken, patent, faydalı model, yeni bitki çeşitleri ve topografyalar bakımından geçerlidir.