Telefon
WhatsApp
  • 12 Ocak 2023, 22:54
Hastanaye Tam Kabul Sözleşmesi

1- Giriş

En temel insan haklarından olan yaşam hakkı ile yakından ilişkili olan sağlık hakkının temini için sağlık hizmetlerinin gereği gibi sunulması devletlerin sorumluluğundadır.

Ülkemizde devlet eliyle yönetilen devlet hastaneleri, rektörlüklere bağlı çalışan üniversite hastaneleri olduğu gibi, özel hastaneler de sağlık sektöründe önemli bir paya sahiptirler. Özellikle son yıllardaki iktisadi gelişmeler ve sağlık reformları ile birlikte özel hastanelerin sayısı oldukça artmıştır. Bu niceliksel artışın yanında pek çok özel hastanenin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 73. maddesine dayanarak Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı olarak sağlık hizmeti sunması ile hastalar kaliteli hizmet umuduyla özel hastaneleri tercih eder olmuşlardır.

Özel hastane ile hasta arasındaki ilişki genellikle sözleşmeye dayanmaktadır. Bu sözleşme ilişkisi hastanın özel hastaneye kabulü ile birlikte kurulmaktadır. Özel hastane ile hasta arasında akdedilen bu sözleşme genel olarak hastaneye kabul sözleşmesi olarak adlandırılmıştır. Hastaneye kabul sözleşmesi üst bir kavram olup özel hastane ve hasta, sözleşme serbestisi içerisinde çeşitli içeriklerde hastaneye kabul sözleşmeleri akdedebilmektedirler.

2- Sağlık Hakkı ve Özel Hastane Kavramı

Sağlık Hakkı, günümüzde evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarındadır. Ülkemiz açısından ise sağlık hakkı 1982 Anayasası’nda Sosyal ve Ekonomik Haklar başlığı altında yer alan “Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56. maddesinde düzenlenmiştir:

“Devlet herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.

Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.”

Bu bağlamda; Özel hastaneler, temelini Anayasa’nın 56/4. fıkrasında bulan, kişilerin hayatlarını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürebilmeleri için geleneksel kamu hizmeti vasfındaki sağlık hizmetlerini sunmak üzere kurulmuş ve devlet denetimi altında faaliyet gösteren kuruluşlardır.

Özel hastaneler, özel hukuk kurallarına göre gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından işletilirler. Bunların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş ticaret şirketleri tarafından işletildiği görülmektedir. Özel hastanelerde, hastaya sunulan hizmetlerden hastane işleticisi birinci derecede sorumludur.

 

 

3- Özel Hastane – Hasta İlişkisi:

Sağlık hizmetlerinden faydalanmak maksadıyla hastanın özel hastaneye başvurmasıyla birlikte hasta ile özel hastane arasında güven ve iş birliğine dayalı bir ilişki başlamaktadır.

İnsan vücudu yaradılıştan gelen fiziki ve manevi bütünlüğü itibari ile kişilik hakkının konusunu oluşturduğundan, hastaya yönelik yapılacak müdahale 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nu md. 24 anlamında, hastanın vazgeçilemez ve devredilemez kişilik hakları alanına tezahür etmektedir. Hastanın bedenine yapılan müdahaleleri onun yararına dahi olsa yaşam, vücut bütünlüğü ve pek tabii kişilik haklarının ihlali olarak görmekte ve gerçekleştirildikleri andan itibaren hukuka aykırı sayılmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 1’de “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur” denilerek bir sözleşmenin varlığından bahsedebilmek için birden fazla tarafın irade beyanlarının uyuşması aranmıştır.

Bu doğrultuda, tedavi olmak maksadıyla özel hastaneye başvuran hasta ile özel hastane arasında genellikle sözleşme ilişkisinin bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

4- Hastaneye Kabul Sözleşmesi: Özel hastaneye başvuran hasta ile özel hastane işleteni arasında kurulan sözleşme, hastaneye kabul sözleşmesi olarak isimlendirilmektedir. Bu sözleşme, yataklı tedavi kurumları ile hastalar arasında ortaya çıkabilen bir sözleşmedir.

Hastaneye kabul sözleşmesi, tıbbi yardım için özel hastaneye başvuran hasta veya kanuni temsilcisi ile hastane arasında kurulan ve özel hastanenin, hastayı hastanesinde yatırmak suretiyle, hastalığın teşhisi ve tedavisi ile ilgili tüm tıbbi hizmetler ile diğer mutat edimleri sunmayı; hastanın ise bunun karşılığında kural olarak bir ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”

Hastaneye kabul sözleşmesi, borçlar hukukunun genel esaslarına göre; TBK madde 12/1 kapsamında şekil serbestisi içerisinde kurulur. Hastanın özel hastaneye başvurması ve özel hastanenin de hastayı kabul etmesi ile hastaneye kabul sözleşmesi kurulmuş olmaktadır.

Hastaneye kabul sözleşmesi, rızai bir sözleşme olarak tarafların irade açıklamaları ile meydana gelmektedir ve başkaca bir işleme gerek bulunmamaktadır. Taraflar, tıbbi teşhis ve tedavi hizmeti sunulması ve buna karşılık olarak ücret ödeneceği konusunda anlaşmış olmalıdırlar.

Özel hastane, sözleşme serbestisi içinde hastayı kabul edip etmemede serbest olduğu gibi hasta da dilediği hastaneyi seçmekte özgürdür ancak; eğer özel hastane, civardaki tek hastane olması dolayısıyla fiili tekel konumundaysa, sözleşme yapma mecburiyetindedir.

Hasta, hastanede yatırılmaksızın yani kendisine bir yer tahsisi yapılmaksızın, kendisine bir takım hizmetler sunulması halinde hastaneye kabul sözleşmesi ortaya çıkmaz. Dolayısıyla, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında kalan; tıp merkezleri, poliklinikler, laboratuvarlar, müessese ve muayenehaneler ile hasta arasında kurulan özel hukuk sözleşmeleri hastaneye kabul sözleşmesi olarak sayılmamaktadır.

  • Hastaneye kabul sözleşmesinde, özel hastanenin üstlendiği edimler:
  1. Teşhis ve Tedavi
  2. Hastane Bakımına İlişkin Diğer Edimler (barınma yeri sağlanması, iaşe, ısıtma, aydınlatma, servis, banyo, temizlik vb.)

 

  • Kabul sözleşmeleri farklı çeşitleriyle uygulanmaktadır. Bunlara örnek olarak:
  1. Tam Kabul Sözleşmesi
  2. Hekimlik Sözleşmesi
  3. Bölünmüş Kabul Sözleşmesi.

Ancak taraflar, sözleşme serbestisi içinde daha farklı çeşitlerde hastaneye kabul sözleşmeleri yapabilirler.

5- Hastaneye Tam Kabul Sözleşmesi:

Hastaneye tam kabul sözleşmesinden, hastanın yalnızca özel hastane işleteni ile anlaşarak hastalığının teşhisi ve tedavisine yönelik her türlü hizmeti (hastalığın teşhisi ve tedavisi, barınma yeri sağlanması, iaşe, ısıtma, aydınlatma, servis, banyo, temizlik ve tıbbi tedavi öncesinde, sırasında ve sonrasında gerekli hazırlık ve diğer hastane hizmetleri) alması ve bunun karşılığında yalnızca hastane işletenine ücret ödemesi anlaşılmaktadır.

Hastaneye kabul sözleşmesinde en önemli unsur hastayı tedavi edecek hekimin özel hastane tarafından seçilmesidir. Özel hastane kendisine başvuran hastayı ilgisine göre kendi çalışanı bir hekime yönlendirir ve hastaya karşı sözleşme çerçevesindeki yükümlülüklerini çalışanı hekimler ve diğer sağlık personeli aracılığıyla yerine getirmektedir.

Hastane personeli hekim ile hasta arasında herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır. Hastanın teşhis ve tedavisini yapan özel hastane personeli hekim ifa TBK madde 116 kapsamında ifa yardımcısıdır.

Hastaneye tam kabul sözleşmesinde hastanın teşhisi ve tedavisi ile ilgili tüm sorumluluk özel hastanenin üzerinde bulunmaktadır. Hasta, sözleşmenin ihlali halinde sözleşme sorumluluğu hükümlerine göre doğrudan hekime başvuramamaktadır.

Tam Kabul Sözleşmesi’ne ilişkin, Yargıtay H.G.K. 21.10.2009 2009/13-393 E. 2009/452 K. Sayılı kararı incelenmeye değerdir. Buna göre:

Özel hastanelerde kural olarak hekim ile hasta arasında değil; hastane ile hasta arasında bir sözleşme ilişkisi vardır. Özel hastane ile hasta arasındaki sözleşme, Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş tipik bir sözleşme değildir. Özel hastaneye başvuran bir hasta veya kanuni temsilcisi ile yapılan ve özel hastane işleticisinin hem tıbbi hem de diğer mutad edimleri ( yatırma, yedirip içirme vs. ) yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeye “Hastaneye Kabul Sözleşmesi” adı verilmektedir. Hastaneye kabul sözleşmesinin kurulması için herhangi bir şekil şartına uyulması zorunluluğu bulunmamaktadır ( B.K. m. 11/1 ); hatta bu sözleşmenin zımni irade açıklaması ile kurulması dahi mümkündür...

Bu sözleşme özel hastane sahibi/işleticisinin, ayrıca bir tedavi yükümünü üstlenmiş bulunup bulunmamasına göre, tam ( bölünmemiş ) ya da kısmi ( bölünmüş ) hastaneye kabul sözleşmesi görünümünde kurulmuş olabilir. Özellikle, tam hastaneye kabul sözleşmelerinde, hastane işleticisinin hastaya karşı; hastalığın teşhis ve tedavisi için gerekli tıbbi hizmetlerin verilmesi edimi başta olmak üzere, hastane bakımının sağlanması, hastanenin organizasyonu ve işleyişini gerçekleştirme yükümleri asli edim yükümleri olarak ortaya çıkmaktadır… … Hastane işleticisinin “hastane bakımı” kavramı içinde yer alan edimleri konusunda her hal ve şart için geçerli olabilecek kesin bir sayma yapmak mümkün değildir. Ancak, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış olsa bile hastanın sağlık durumu, hastalığın tipi ve ağırlığına göre dürüstlük ilkesinin ( T.M.K. m. 2 ) zorunlu kıldığı bütün tedbirleri almak zorundadır.”

Paylaş

Anlaşmalı Boşanma Davaları

Hastanaye Tam Kabul Sözleşmesi

Fikri Mülkiyet Davaları

İlaç Patenti

ICSID Tahkimi

Bize Soru Sorun

Bizimle iletişime geçmek ve soru sormak için iletişim butonuna tıklayınız.

İLETİŞİM

Daha detaylı bilgi almak için Hemen Arayın! 0242 322 00 30

BİZE ULAŞIN