YARGITAY 3.HD
2015/14058 E.-2016/8407 K.-30.05.2016
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin Osmaniye'de oto alım satım işi ile uğraştığını, davalının adına tescilli 2012 model ..plaka sayılı Toyota Auris marka aracı 40.000,00 TL karşılığında satın aldığını, aracın satış bedeli olarak muhtelif tarihlerde davalının hesabına toplam 40.000,00 TL havale edildiğini; ancak, davalının aracın devrini vermediğini; aracın müvekkilinin elinde iken 2014 yılı Mayıs ayında davalının vergi ve trafik cezası borçları nedeniyle 2.150 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek; 42.150,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacıya araç satmadığını, 2013 yılı Haziran ayında davacının 40.000 TL borç istediğini, davacıyı yıllardır tanıması nedeniyle 40.000.TL'yi elden verdiğini; davacının banka havalesi ile göndermiş olduğu paranın borç ödenmesine ilişkin olduğunu bildirerek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, 42.150,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
TMK 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir. Yargıtay'ın yerleşik görüşüne göre, Türk Borçlar Kanunu'nun 555 vd. (Borçlar Kanunu'nun 457 vd.) maddelerinde düzenlenen havale, hukuksal niteliği itibari ile bir borç ödeme aracıdır. Havale belgelerinde bedelin başka bir hukuki ilişki için gönderildiği belirtilmemiş ise, bu belgenin bir borcun ödendiğine dair kanıt olduğu kabul edilir.
Somut olayda; davacı taraf, davalı ile araç temini ve satışı konusunda anlaştıklarını, bunun karşılığında davalıya 40.000 TL ödeme yaptığını; ancak, davalının aracı teslim etmediği gibi ödediği bedeli de iade etmediğini iddia etmektedir. Davalı taraf ise, hesabına gönderilen paranın davacının kendisine olan borcu olduğunu belirtmiştir.
Dosyaya celpedilen hesap ekstrelerinde 9.997,00 TL ve 22.000,00 TL bedelli havalelerde aracın satışına ilişkin açıklamaların olduğu; ancak, diğer havale işlemlerinde herhangi bir açıklama olmadığı anlaşılmıştır. Anılan ilkeler gereğince, açıklamalarda yer almayan ödemeler yönünden davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Davacı iddiasını yasal delillerle ispatlamak zorundadır. Dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece, araç satışına ilişkin açıklama olmayan ödemeler yönünden davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
antalya avukat
avukat antalya
avukat berker özdemir
av.berker özdemir